Haftanın yorgunluğu, yeni haftaya başlamanın heyecanı üstünüzde. Ne yapmaya tam karar veremediğiniz bir pazar günü. Dışarı çıkmak isteseniz pazartesi günü işe gideceğiniz aklınıza gelir, evde kalmak isteseniz acaba hafta sonum boşa mı gitti hissi… Peki size evde kalıp, bir oturuşta bitireceğiniz aynı zamanda kafanızdaki düşüncelerinizden uzaklaştırmaya yarayan bir dizi önersek?
Netflix’te yayınlanan Never Have I Ever, az da olsa günlük sıkıntılarınızdan sizi uzaklaştıracak bir dizi. İlk bölüm tarihi 2020 olan fakat tam 3 yıllık aranın ardından patlama yapan Never Have I Ever, Hintli bir lise öğrencisinin geçirdiği 4 yılı anlatıyor. Bu 4 yılda neler yok ki…
En iyi öpüşme sahnesi dalında MTV film ödülü alan dizi yukarıda da bahsettiğimiz gibi lisede geçiyor. Bizim alışık olduğumuz liselerden farklı olsa da aslında tüm ergenliğin özü bir. Kendini keşfetme, dünyaya yakarış ve bir zaman sonra gelen olgunluk ile yeni hayata başlama isteği. ABD’de doğduğu için daha özgür olmak isteyen ve babasına oldukça düşkün olan Devi, Hint kültürüne bağlı kalmak isteyen aynı zamanda modern bir anne olan Dr. Nalini’nin yaşadığı çekişme bizi gençlik yıllarımıza götürüyor. Özellikle Devi’nin kararsızlıkları, fevri hareketleri ve gerçek hayata atıldıktan sonra annesiyle yaşadığı çatışmanın yerini anlayışa bırakması bize, ‘hangimiz yaşamadık ki bu duyguları’ düşüncesini getiriyor.
Babasını kaybettikten sonra felçli kalan okulun ‘inek öğrencisi’ olan Devi’nin kendini bulma macerası bizi diziye hapsediyor. Adeta Devi ile birlikte geçmişi hatırlıyor, genç kızın her hareketinde kendimizden iz buluyoruz.
Devi’nin her kararı sonrası olgunlaştığını görmek, yeni hayatına atılacak bu genç kıza destek vermek bizi mutlu ediyor. Aynı zamanda sadece Kanal 7’den alışık olduğumuz Hint dizileri yerine harmanlanmış Hint kültürünü izlemek zevk veriyor.
Dizinin belki de en güzel tarafı da dizide anlatıcıların olması. Hatta o kadar ki podyumlardan tanıdığımız dünyaca ünlü manken Gigi Hadid bile hikayede kendine yer buluyor.
Dizide ana karakter Devi olsa da aslında herkesin farklı hikayesi var. Oyuncu olmak isteyen Eleanor, kendi kimliğini keşfeden Fabiola ve Devi’nin zor zamanlarında ona destek olan bir psikolog.
Unutmadan eklemek gerekiyor aslında diziyi dizi yapan, izleten yazar ekibi. Yazar ekibinde The Office dizisinden tanıdığımız Mindy Kalling de yer alıyor.