Yazın en sıcak günlerinde, kendinizi gün ortasında içiniz geçerken bulabilirsiniz. Öğle uykuları ve günün en sıcak günlerinde kepenkleri kapatmak, dünyanın bazı bölgelerinde kültürel bir norm. Görünüşe göre bu durumun arkasında sadece kültür değil, biyoloji de olabilir.
Sıcaklık, yemek yemekten hareket seviyelerine ve uyku-uyanma döngülerine kadar insanların birçok davranışını etkiliyor. Yazın uyumak daha zor olabiliyor ve daha soğuk sabahlarda yataktan zor kalkabiliyoruz. Fakat duyusal nöronlar ile bu döngüyü kontrol eden nöronlar arasındaki bağlantı tamamen anlaşılmış değil.
Şimdiyse Northwestern Üniversitesinde çalışan nörobiyologlar, neler olduğuna yönelik bazı ipuçlarına ulaşmışlar. Dün Current Biology bülteninde yayımlanan yeni bir çalışmada araştırmacılar, meyve sineklerinin gün ortasında şekerleme yapmak üzere önceden programlandığını bulmuşlar. Araştırmacıların 2020 yılında Biology bülteninde yayımlanan ve beyinde sadece soğuk havada faaliyete geçen bir termometre bulunduğunu gösteren araştırmanın devamı niteliğindeki yeni araştırmada, yüksek sıcaklıklar için de benzer bir “termometre” olduğu keşfedilmiş.
Weinberg Fen Edebiyat Fakültesinde yardımcı nörobiyoloji profesörü olarak çalışan Marco Gallio, şöyle aktarıyor: “Sıcaklıkta meydana gelen değişimler, hem insanların hem de hayvanların davranışlarında güçlü bir etki oluşturuyor ve hayvanlara, değişen mevsimlere uyum sağlama zamanının geldiğini gösteren bir işaret sunuyor. Sıcaklığın uyku üzerindeki etkisi epey yüksek olabilir. Bazı hayvanlar bütün bir mevsimi uyuyarak geçirmeye karar veriyor. Kış uykusuna yatan ayıları düşünün. Fakat sıcaklık ve beyindeki uyku merkezleri arasındaki bu etkileşime aracılık eden özel beyin devreleri hâlâ büyük oranda bilinmiyor.”
Çalışmaya öncülük eden Gallio, meyve sineklerinin “neden uyuyoruz” ve “uyku beyne ne yapıyor” gibi büyük soruları araştırmak bakımından özellikle iyi bir model olduğunu çünkü uyumadıkları zaman insanlarla benzer davranışlar sergilediklerini söylüyor. Meyve sinekleri ayrıca araştırmacıların ışık ve sıcaklık gibi dış işaretlerin hücresel güzergâhlar üzerindeki etkisini incelemesine de olanak sağlıyor.