İzmir için yalvarıyorum!

Türkiye

Sayın Ekrem İmamoğlu,

Sayın Mansur Yavaş,

Sayın Yılmaz Büyükerşen,

Başka şehirlerin valileri,

Emniyet müdürleri,

Genel müdürler,

Siyasi partilerin il ve ilçe başkanları,

Yolu yerel yönetimlerden geçmiş ve belediyelerin temel görevlerini yapmayı az da olsa başarmış bütün “sayın”lar.

Ne olur İzmir’e yardım edin. Nasıl yapıyorsunuz, ne şekilde başarıyorsunuz, hangi eğitimleri veriyorsunuz bilmiyorum. Ama görüyorum ki, sizin yönettiğiniz şehirlerde açılan çukurlar kapatılabiliyor.

Gezdim, gördüm. Aslında İzmir de diğer şehirler gibi. Yolları var, evleri var, insanları var, kurumları var. Fark olarak fazladan çukurları, delikleri, obrukları var!

Üstelik, bunlar bir doğa olayından kaynaklanmıyor. Elektrikçisi kazıyor, doğalgazcısı kazıyor, kanalizasyoncu, telefoncu, inşaatçı kazıyor…

Yıllar geçiyor, kurumların yöneticileri değişiyor, bürokratlar, çalışanlar yenileniyor ama İzmir’de konu delik kapatmak olunca yer yarılıyor, sorumluluğu olan herkes içine giriyor!

Yağmur yağınca İzmir’in her tarafında seller akıyor, yetmiş yedi milletten insan camdan bakıyor, dışarıda yakalanan talihsiz yurttaş canından bile oluyor!

Kentin en işlek yerlerinde ağzınıza girecek biçimde kablolar duruyor. 300 asgari ücrete satılan evler, sürekli denizle buluştuğu için geçici olarak yalı konseptine dönüyor.

Her biri birbirinden değerli Sayın’lar, Başkanlarım,

Siz biliyorsanız lütfen gizlemeyin. Görüyorum, şehrinizin sokaklarında geziyorsunuz. Bizim burayla ilgilenmek için seçilenler, gizli bir yemin mi içiyor? Gözleri mi bağlanıyor, arabalarına çukursavar mı takılıyor? Bunların eşi, dostu, çoluğu, çocuğu, müdürü, şoförü, bir Allah’ın kulu da mı görmüyor? Lozan’ın saklı maddesinde, “İzmir’de açılan hiçbir delik kapatılmayacak” mı yazıyor?

Ölmüşlerinizin ruhuna değsin, bize bir yardım edin. Ya gizli maddeleri açıklayın ya gelin buraya, nasıl başardığınızı bizimkilere öğretin. İki canımız gitti. Elektrikçi Gediz kazmış, kablolar meydanda kalmış. Esnaf haykırmış, gelip geçen sitem etmiş. Gazeteci haber yapmış. Hiçbir kurumun hiçbir yöneticisi de dememiş ki “Yahu bu böyle kalır mı? Hadi kapatmıyoruz çünkü andımız var. Hiç değilse etrafına şerit çekelim, uyarı yazalım.”

Çarpılanlar olmuş, isyan edilmiş, bir kişi be bir kişi… Bir mesul insan evladı seslerini işitmemiş.

Ekrem Bey, Yılmaz Hoca, Mansur Başkan, size soruyorum. Bizimkiler başka bir ilde mi yaşıyor? Ya da biz başka bir ilde öldük de mi geldik? İzmir’i yönetenler senelerdir bizi yağmurda boğdu boğdu, çukura attı. Kokusundan çöplüğüne, deliğinden ulaşımına, nesi varsa onunla türlü mağduriyet yaşattı.

Allah rızası için söyleyin. Biz bu aileden değil miyiz?

İzmir’deki kamu kurumu yöneticilerine yardım edecek misiniz?

İnsan gibi yaşayabilecek miyiz?

Ya da beklentiyi düşük tutalım;

Yaşayabilecek miyiz?

Mete Şapkalı / 70punto