Marilyn Monroe’nun Ölümü – Gladys’in hikayesi

Kültür Sanat

Marilyn Monroe’nun, gerçek adı ile Norma Jeane’nin hikayesinin ikinci bölümü…

Yazının ilk bölümü için tıklayın…

70 Punto – Della ve Gladys’in ev arkadaşlığı fazla uzun sürmedi.

Della eşi Otis’in hayatını kaybetmesinden bir vakit sonra petrol zengini bir Hindistanlı ile tanıştı ve ülkeden taşındı. Annesi ile yaşamaktan çok da memnun olmayan Gladys için bu gelişme pek de üzücü olmadı.

Kendisini işine veren Gladys Pearl Baker da hayatını düzene sokmaya kararlıydı. O da kısa zaman sonra Martin Edward Mortensen ile dünya evine girdi. Ancak bu evlilik sadece 4 sene sürdü.

Gladys yeniden bekar bir kadındı. Hayatında bazı sorunlar vardı. Bunların başında da alkol problemi ve üstesinden gelemediği depresyonun olduğu öne sürülüyor.

Boşanmasından kısa bir sonra Gladys hamile olduğu haberi ile şaşkına döndü. Bu noktada karnındaki bebeğin babasının, eski eşi Martin Edward Mortensen mi yoksa bir süre flört ettiği Charles Stanley Gifford mu olduğu konusunda ise hiçbir fikri yoktu. Bugün çoğunluk Charles Stanley Gifford’un Marilyn’in babası olduğunu kabul ediyor.

Daha önceki evliliğinden olan 2 çocuğunu görme fırsat elinden alınan Gladys bu çocuğu dünyaya getirmeye ve kendi başına yetiştirmeye karar verdi.

İşte Norma Jean yani nam-ı değer Marilyn Monroe böyle bir iklimde dünyaya gelecekti.

Della Mae Hogan belki küçük Norma’nın ileride dünyanın en ünlü kadınlarından biri olacağını bilse, torununa daha iyi davranırdı. Ancak Della; evine, yani kızının yanına döndüğünde Norma’yı görmekten çok da mutlu olmadı.

Norma annesi ve büyükannesi ile birlikte.

Öyle ki bir gün komşular minik Norma’nın bağırışlarını duyup eve koştuklarında büyük annesi Della’yı onu boğmaya çalışırken yakalayacaklardı. İşte büyükanne Della Mae Hogan da tıpkı eşi ve kendini asarak öldüren çocuğu gibi akıl hastanesinin yolunu tutacaktı…

ÇOK USLU BİR ÇOCUK

Gladys ve Norma artık başbaşaydı. Gladys çalışmak zorunda olduğundan Norma’yı komşularına bırakıyordu. Bazı günler ise onu da iş yerine götürüyordu. Böyle zamanlarda Norma hiç konuşmadan, hareket etmeden, nereye bırakılsa öyle oturuyor, etrafa utangaç bakışlar atıyordu. Gladys’in arkadaşları da çok takdir ediyordu bu mahçup sakinliği.

Norma’nın o gün olmadığı gibi çocukluğunun ilerleyen yıllarında da hiç şımarma şansı olmayacaktı…

Devamı gelecek…