Merkez Bankası beklentilere paralel olarak politika faizini yüzde 14’te sabit tutma kararı aldı. Bu kararla birlikte faiz üst üste yedinci kez sabit bırakıldı. Peki bu karar ne anlama geliyor?
ABD başta olmak üzere dünya genelinde merkez bankalarının faiz artışlarına gidiyor. Türkiye ise üst üste yedinci kez faizi sabit tuttu. İktisatçı Murat Kubilay, Twitter hesabından kararın ne anlama geldiğini ve Türkiye’yi neler beklediğini açıkladı.
Ülkedeki döviz kaynaklarının tükenmek üzere olduğuna dikkat çeken Murat Kubilay şu ifadeleri kullandı:
1.Türkiye; bu ay da pas geçtiği Merkez Bankası toplantısıyla, dört nala ödemeler dengesi krizine gidiyor. Yani artık mevzu mevduatların dolarize olması ve döviz kurunun artıp enflasyonu patlatmasının çok ötesinde; ülkedeki döviz kaynakları tükenmek üzere.
2.Para basılıp enflasyon pahasına TL cinsi maaşlar ödenir, kur korumalı mevduat tutanlara paraları yerine sertifika verilir veya enflasyona endeksli ücret zamları geriden geliyor endişelerinin ötesindeyiz. Yarı Arjantinleşme diye ifade ettiğim yoldayız.
3.Mevzu ülkenin içerisinde yeterli döviz kalmaması; şirket ve bireylerin dövize yönelmesi değil. Son 6 ayda aylık 8 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. Turizm geliri bunun ancak yarısını karşılıyor. Küresel resesyonla enerji fiyatları düşse; yanında ihracatımız da düşüyor.
4.Özetle, ülkeye giren döviz çıkanın yanında çok sınırlı kalıyor. Merkez Bankası’nın satabileceği rezerv neredeyse kalmadı. Yeni bir finansal şok halinde, yurt içindeki ticari bankalar dahi fiziksel döviz talebinden ötürü, elindeki dövizlerini Merkez Bankası’na vermeyebilir.
5.Mevcut koşullar altında TL değersiz değil, tersine oldukça değerli; yani Aralık 2021’de kendilerinin yarattığı bir köpük yok, haliyle o köpüğü patlatıp kuru düşürmek de mümkün olmuyor. Bu nedenle dövizi durdurmayı değil, sadece artışını yavaşlatmayı hedefliyorlar.
6.Büyümeyi olumsuz etkileyeceği için, yakın zamanda açıkladıkları sermaye kısıtlamalarını yumuşattılar. Bireylere yönelik döviz erişim kısıtlamalarını oy kaygılarından ötürü yapamıyorlar. Faiz artışı ise Erdoğan’ın talimatlarından ötürü, şimdilik, mümkün değil.
7.Bunun sonucu da dış ödemeler dengesi krizi; dış borç ve ithalat yükümlülüklerini zamanında veya tam yerine getirememe. Türkiye’nin bu duruma düşmeden kurtulma ihtimali hala var ki muhtemelen de öyle olacak; ancak öncesinde bu riski sonuna kadar yaşayacak gibiyiz.
KIŞ AYLARINA DİKKAT ÇEKTİ
8.Bu nedenle kış aylarında akaryakıt, doğalgaz, gıda veya ilaca erişimde sorunlarımız olabilir; hatta bireysel olarak paramız olsa bile. En kötüsüyse bu endişelerle ekonominin tümden durması; yurt içinde bankaların kredileri kesmesi ve dış borçların döndürülmemesi.
9.18 Ağustos 2022 tarihli Merkez Bankası toplantısına kadar eldeki araçların birçoğu tükenecek. Ardından ya sermaye serbestisi az daha kısılacak, ya döviz kuru artışlarına müdahale edilmeyecek ya da büyümeden ciddi derecede feragat edilecek.
10.Tüm bunlar yumuşak iniş senaryosu. Olur da çok sert bir döviz kuru şoku yaşarsak, yani işler kendiliğinden ve bütünüyle ölçüsüz biçimde kontrolden çıkarsa, işte o zaman ekonomi yönetiminin elinde bu tip alternatifler de olmayacak.
BİREYSEL OLARAK TASARRUF YAPIN
11.Türkiye en son 1978’de yaşadığı, yani 1990’larda yaşamadığı karanlık bir noktaya gidiyor. Bunu bilin ve panik etmeyin. Bireysel olarak yapabilecekleriniz tasarruf ve iş güvencenizi artırmak. Bundan ötesi politik; yani yatırımcı olarak değil, vatandaş olarak tepki göstermeniz.