Prof. Dr. İlber Ortaylı, Elon Musk’ın 1453 paylaşımına ilişkin olarak Hürriyet Gazetesi’nde bir yazı kaleme aldı.
Ortaylı yazısında açık unutulan kapı hikayesine daha önce Stefan Zweig’ın da yer verdiğini anımsattı.
Ortaylı’nın yazısı şöyle:
İstanbul’un fethi 600. yılına yaklaşıyor. Fethin safahatı kolay anlaşılamayacak yoğunlukta; halen tartışılıyor. Evvela amatör yazarlar, hatta bizim ülkemizden çıkanlar bile neredeyse Elon Musk’un kapı kilitleme hikâyesinden daha farklı şeyler ileri sürmüyorlar. Fethin ne olduğunu anlamak için bizim tarihçilerimizden mesela Feridun Emecen, yabancılardan Steven Runciman, M. Gustave Schlumberger gibi yazarların eserlerini okumalı. Bunların yanından hiç şüphesiz Kritovulos gibi o vaktin bir Bizans tarihçisinin yazdıklarını okumak faydalıdır.
AVRUPA TARİHİNİ BİLİR AMA…
Stefan Zweig Avrupa tarihinin hemen hemen her kompartımanını bilen, tarihi portreleri son derece iyi tasvir eden ve onların etrafında Avrupa tarihinin şekillenmesini anlatan, sevilen bir yazardır. Ama Türk tarihi ve hatta Doğu Avrupa için aynı marifeti gösterebildiğini zannetmiyorum. Aslında Stefan Zweig fetih zamanında yaşasaydı; muhtemelen 1453’ten sonra süren Fatih’in fetihleriyle dengeyi adam akıllı kaybedebilir, belki de aynı şekilde eşiyle birlikte intihar eder miydi?
O ‘açık unutulan kapı’ hikâyesini en son Stefan Zweig yazmıştı. Dediğim gibi Zweig, Avrupa tarihini bilir ama Türk tarihini bilmediği açık. İstanbul, müthiş bir askeri hazırlık sürecinin ardından fethedildi. Öyle kolay olmadı. Elon Musk, bildiğiniz gibi dünya ile dalga geçen bir para babası. Bu tiplerin ince tarih, felsefe ve edebiyat bilgisine sahip olduklarını düşünmeyelim. Bir tarihte Topkapı Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni George Soros’la beraber gezdik. Genç okul çocukları gibi göze çarpan; mesela İskender Lahdi gibi çok klasik eserleri beğendi. Sanatın biraz soyutlamaya ve yana dal çizenlerine aynı şekilde vakıf olduğunu ve ilgi duyduğunu söylemek zor.
GÜNDELİK AMERİKAN ŞAKASI
Bu Elon Musk’ın esprisi gündelik bir Amerikan şakasıdır; bu gibi şeyleri severler. Ne Yunanlarla ne de Türklerle fazla bir ilgisi olduğunu düşünmeyelim. Elon Musk ile dünyanın herhangi bir yerindeki bir Ortodoks papazının veya herhangi bir Hıristiyan kafalı münevverin aynı torbaya giremeyeceği açıktır. Amerikalıdır, mali piyasanın önderidir; bu bakımdan üzerine bizde yapıldığı gibi sayfa sayfa yazılar yazmanın alemi yoktur.
Kerkeporta’nın kilitlenmesinin unutulmasından dolayı Türk ordusunun içeri girdiğini düşünmek çok saf bir anlayış olur. İstanbul’u 200–300 bin kişilik bir ordunun kuşattığına inanmak da aynı derecede bir saflıktır. Bu kadar kalabalık bir orduyu besleyecek bir alan değil orası. Hafazanallah ordunun gıdasını temin etseniz; arkada bıraktığı cüruf ve kirlenmeden hastalık çıkardı.
Bu kuşatma ilk olarak ateşli silahların hâkim olduğu bir ordunun ve onun genç mareşalinin dehasıdır. İstanbul bugün fethin izlerini çoktan tarihe kazıdı. Şimdi asıl, İstanbul’un uğraşması gereken bugünün istilalarıdır. Bu sonuncular büyük şehrin hayatını bir zamandır altüst etmeye başladılar ve tahribat devam ediyor. Gereken iktisadi, mali ve imar düzenini sağlayan tedbirler alınmazsa çok daha hazin sonuçlar ortaya çıkar.