Türkiye İşçi Partisi milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık katıldığı bir programda 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması halinde alevi kimliğinin dikkat çekeceğini belirtmişti. Günlerdir konuşulan bu olay sonrası Ahmet Şık’tan açıklama geldi. Ahmet Şık, “Meramımı anlatamamışım. Anlatamadığım için Alevilerin haklı nedenlerle travmalarını tetiklemeye yol açtığım için özür dilerim. daha dikkatli olmalıydım” dedi.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı çıkarken dile getirdiği, “Alevi olmasının Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele olduğunu, bizler için değil elbette, kavrayarak hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum” sözleri için özür diledi. Şık, “Meramımı anlatamamışım. Anlatamadığım için Alevilerin haklı nedenlerle travmalarını tetiklemeye yol açtığım için özür dilerim. Ülkenin kuruluşundan itibaren ikincil yurttaş muamelesi görmüş, birçok katliama maruz kalmış bir kitleyi de ilgilendiren başka bir konuda görüşlerimi dile getirirken daha dikkatli olmalıydım” dedi.
Medyascope’ta Ruşen Çakır ile söyleşisinde Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine gönderme yapan sözleri üzerine tartışma yaratan ve eleştirilen Ahmet Şık, Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Daha dikkatli olmalıydım”
Ruşen Çakır ile birlikte Medyascope yayınında söylediklerime ve buradan yola çıkarak başlatılan saldırı kampanyasına dair birkaç söz etmek elzem. O yüzden hem bazı yanlış anlaşılmalar dolayısıyla özür dileyeyim, hem de meramımı anlatayım istedim. Dilerim söylediklerimin yeniden manipüle edilmiş haliyle değil de tüm bağlamına kulak verildikten sonra eleştirilirim. Sözü uzatmayayım, meramımı anlatamamışım. Anlatamadığım için Alevilerin haklı nedenlerle travmalarını tetiklemeye yol açtığım için özür dilerim.
Ülkenin kuruluşundan itibaren ikincil yurttaş muamelesi görmüş, birçok katliama maruz kalmış bir kitleyi de ilgilendiren başka bir konuda görüşlerimi dile getirirken daha dikkatli olmalıydım. Küfür, hakaret ve asılsız ithamların dışında, o travmaların yarattığı duygusal hassasiyetlerle ortaya konan eleştirilerin başımın üzerinde yeri var. Özrün muhatapları ve nedeni de bu zaten.
“Bir cümle cımbızlanarak tarihsel yaralar üzerinden dolaşıma sokuldu” Aralarında tanıdığım insanların da bulunduğu birçok kişinin söz konusu programın kaydını izlemeden, ifadelerimin bütününü okumadan, sosyal medya çukurunda manipüle edilip dolaşıma sokulan bir tek cümleden yola çıkarak yaptığı yorum, hakaret, ithamların ayıbı kendilerine kalsın. Herkesin anlayabileceği bir cümlenin, cımbızlanarak, tarihsel ve hâlâ kanayan, kanatılan yaralar üzerinden dolaşıma sokulması çok acı.
“Linç girişimi çakına atılmam için fırsat görüldü”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde Alevi kimliğinin, iktidar tarafından kendi kitlesini konsolide etmekte kullanabileceğini, derin fay hatlarını kırmaya dönük hamleler yapabileceğini anlatmaya çalıştım. Bu görmezden gelindiği gibi bağlamından koparılan cümleler birileri tarafından linç girişimi çarkına atılmam için fırsat olarak görüldü. Ortaya çıkan tablo kötülüğün bir su gibi her zaman en alçak seviyeyi bulup oraya kolayca inebildiğini bir kez daha kanıtladı.
Alevilerin yok sayılıp inkâr edilmesine karşı ilkesel ve insani tutumumuzu ve durduğumuz yerin şüphe götürmeyecek bir adalet duruşu ve eşitlik barındırdığını söylemek/söylemek zorunda bırakılmak bana ayıp geliyor. Umarım bunu tersine çevirmeye çalışanlara da ayıp gelir.
“Şerhim sadece bir temkin uyarısıydı”
Programın, tepkilere neden olan kısmında dediğim şu: “Kemal Kılıçdaroğlu’nın, Alevi olmasının Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele olduğunu, bizler için değil elbette, kavrayarak hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum… Hiç kimse ‘iktidar oradan söz kurmaz’ diye düşünmesin. Bakın bu öyle kötü bir iktidar ki bize her gün Madımak’ı yaşatabilecek bir iktidar. Toplumun fay hatlarını tekrar kırabilecek bir anlayışın altında hepimiz kalırız. Ona dikkat etmek gerekiyor.” Toplumun, ülkenin ve geleneksel siyasetin gerçeklerini biliyoruz ama bu verili/değiştirilmez de değil. Benim şerhim sadece bir temkin uyarısıydı.
Bir suç örgütüne dönüşmüş iktidarın, bir süredir tırmanış gösteren sığınmacılar üzerinden ortaya çıkan yabancı düşmanlığı üzerinden neyi nasıl kaşıyacağını, kaşıyabileceğine işaret eden bir temkin, o kadar.”