Yeterli uyku bedenimiz ve zihnimiz için kaçınılmaz. Uykusuzluk bizi yorgun, dikkatsiz ve sinirli kılmakla da kalmaz; yetersiz uyku ağrı hissi, bellek ve toplumsal davranışlarımızı da etkiler. Daha az uyuyanlar daha asosyal olurlar ve kendi kabuklarına çekilirler.
Uppsala Üniversitesi’nden Lieve van Egmond uykusuz kalan insanların niçin diğer insanlardan uzaklaştığını bulduğunu söylüyor. Araştırmacı ekibiyle birlikte uykusuzluğun, yüzlerin ve yüz ifadelerinin algılanmasını ve duygusal değerlendirmesini etkileyip, etkilemediğini ve nasıl etkilediğini inceledi.
Bunun için de 45 erkek ve kadın bir geceyi sekiz saat uykuyla diğer geceyi ise uykusuz geçirdi. Ertesi sabah ise tüm katılımcıların bileklerine göz hareketlerini kaydeden göz takip cihazı takıldıktan sonra farklı yüz ifadelerine sahip insanların fotoğrafları gösterildi. Fotoğraflarda nötr, mutlu, korkulu veya öfkeli yüz ifadelerine sahip kadın ve erkekler vardı. Katılımcılardan bu yüzlerin ne kadar çekici, ne kadar güvenilir ve ne derece sağlıklı olduklarını söylemeleri istendi. Göz takip cihazının verileri öte yandan katılımcıların yüz ifadelerini ne uzunlukta incelediklerini de kaydetti.
Bu test sayesinde uykularını alan ve almayan katılımcılar arasında önemli farklılıklar ortaya çıktı: Uykusuz kalan katılımcılar yüzleri değerlendirmek için daha az zaman harcadılar. Oysa duygusal duruma değerlendirmek için mimikler önemli. Bu noktaya dikkat edilmemesi duyguların hatalı ya da çok geç algılanmasına yol açabilir. Uykusuz kalan katılımcılar gerçekten de yüzleri daha olumsuz değerlendirdiler. Fotoğraftaki yüzler daha az çekici ve daha az güvenilir olarak sınıflandırıldı. Özellikle nötr veya korku ifadeli yüzler çok daha az çekici bulunurken, öfkeli yüzler daha az güvenilir olarak değerlendirildi. Araştırmacılara göre tüm bunlar uykusuzluk anında niçin diğer insanları olumsuz değerlendirdiğimizi açıklıyor. Bu da diğer insanlarla etkileşime girmek için niçin daha az istekli olduğumuzu açıklıyor.
Orta yaştan itibaren en iyi uyku süresi yedi saat
Bu ideal uyku süresi, araştırma sonuçlarını Nature Aging dergisinde yayımlayan Fudan Üniversitesi’nden (Şanghay) Jianfeng Feng’e ait. Araştırmacı ekibiyle birlikte yaşları 38 ila 73 arasında değişen 500.000 yetişkinin, İngiltere’nin en kapsamlı veri bankalarından biri olan “UK Biobank”‘ta kayıtlı verilerini inceledi. Ayrıca katılımcılara uyku alışkanlıkları, ruh sağlıkları ve hayattan memnun olma durumu konusunda sorular soruldu. Ve bir dizi bilişsel testten de de geçirildiler. 40.000 kadar katılımcının MRT beyin görüntüleri ve genetik verileri de bulunuyordu. Tüm bu bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda, hem kısa hem de çok uzun uyku sürelerinin, bilişsel yetinin zayıflamasıyla alakalı olduğu anlaşıldı. Katılımcılar testleri daha yavaş tamamladıkları gibi konsantrasyon ve problem çözme zorluğu yaşadılar.
Az veya çok uyku öte yandan ruh sağlığı üzerinde de etkili oluyor. Kişilerde korku ve depresyon semptomları ortaya çıkıyor. Araştırmacılar derin uykunun bir parçası olan “yavaş dalgalı uyku”daki bozukluğun bilişsel yeti zayıflamasından sorumlu olduğunu düşünüyorlar. Bu tür bozukluk genelde beta-amyloid moleküllerinin birikimiyle ilişkilendirilmektedir. Alzheimer hastalarının beyinlerinde büyük topaklar halinde görülen bu protein birikimleri sinir hücrelerinin ölmesine neden oluyor.
Sonuçlara göre orta ve yaşlı insanların bilişsel performansı, genel esenliği ve zihinsel sağlığı için büyük oynamalar olmadan yedi saatlik uyku en ideali. Çalışma nedenselliği tanımlamasa da sonuçlar yetersiz veya aşırı uyku süresinin yaşlılıkta bilişsel gerileme için bir risk faktörü olabileceğini göstermesi açısından önem taşıyor.
Kaynaklar:
Herkese bilim teknoloji / Nilgün Özbaşaran Dede
https://neurosciencenews.com/sleep-loss-emotion-processing-20516/
https://www.nature.com/articles/s43587-022-00210-2